KOLONYALAR

Kolanya günümüz hayatında el ve yüz yıkandıktan sonra hijyenik olarak temizlemede, traştan sonra ve misafirlerinize ikramda kullanılır. İnsana ferahlık ve serinlik verir. Doğumundan bu yana geçen 250 yıl boyunca aydınlatılmamış bir gizemi vardır, kolonyanın. Bu meşhur sıvının tarihine ilişkin en bilinen öykü, 14. yüzyılda ‘Kraliyet Suyu ‘ adı altında hazırlanıp satıldığıdır. ” Cologne” sözcüğüne gelince , bu sözcük Köln kentinin Fransızlarca söylenen şeklidir. Fransızların söylediği biçimiyle tanıdığımız kolonyaya, Almanlar ise ” Kölnisch Wasser- Köln Suyu” adını vermişler. Kolonya’nın başlangıcı, Floransa’daki Santa Maria Manastırı rahibelerinin 14.yüzyıldan beri üretmekte oldukları ” aqua reginae” ye dayanıyor. 17.yüzyılda bir gezgin kendini Köln’de çalışan bir eczacı olarak tanıtarak, Floransa’daki bu karışımın formülünü elde eder ve Köln’de üretime başlar. İsmini değiştirerek önce ” Eau Admirable” sonra da ” Eau de Cologne” olarak pazarlar. Birinci Napolyon’un kesin olarak “KOLONYA” adını vermesiyle parfüm olarak kullanılmaya başlanır. 17. yüzyılın başlarında ilaç formüllerinde yer alan bazı hammaddelerin bileşiminde kullanılmasıyla hoş parfüm etkisinin yanında, tıbbi özellikleri ile de kullanım alanı bulur. O günlerdeki formülüyle biberiye, portakal çiçeği, bergamot ve limondan oluşan ve ferahlatıcı özelliği ile talep gören bu karışım, antiseptik özelliğiyle ağız çalkalamada, yara temizliğinde kullanılır, kas ve eklem ağrıları için uygun bir solüsyon görevi yapar. Parfüm etkisi ve hoş kokusu nedeniyle kullanılması, 18. yüzyıla denk gelir. Ağır ve pahalı parfümlerle özdeşleşen aristokrasi bu yüzyılda yenik düşünce, ağır kokuların itibarı azalır. ” Eau de Cologne ” gibi hafif ve ferahlatıcı kokular sadeliğin simgesi olarak yeni şehirli sınıfın gözdesi olur. Kolonyanın Osmanlı topraklarına girişi , II. Abdülhamit döneminde ithal edilmesiyle olmuştur. Yerli kolonya üretimine ise 1882 yılında başlanmıştır. Misafir ağırlama geleneğimiz sayesinde gül suyu ile yaptığı yarışı zorlanmadan kazanmış olan kolonya, şehirlerarası otobüs yolculuklarından hasta ziyaretlerine kadar hayatımızın her alanında yerini korumayı sürdürüyor. Kaynak: 4/2001 tarihli Skylife dergisindeki Aybala Yentürk ve Nejat Yentürk’ün “Bir Damla Ferahlık Kolonya” adlı yazısından yararlanılmıştır